Hayatim henüz ilkbaharinda. Yaz aylarini sabirsizlikla bekliyorum, sonra sonbahar yillarimin tadini cikaracagim ve simdiye kadar her konuda yakamdan düsmeyen o merakla hayatin son noktasina yaklasacagimdan eminim. Belki bir gün tüm bu hayata varligimin bir sayfasi gibi bakacagim; bunu yapmam halinde daha da fazla seyi -bizim bilemeyecegimiz gerceklerin olduguna dair kesin bilgiyi- ögrenmekle alakali ayni susuzlugu cekecegime eminim... Belki de bütün mesele budur; ebedi mucize... Nobel Ödüllü Ana ve Mübarek Toprak kitaplariyla tanidigimiz Pearl S. Buckin yakin zamanda kesfedilen romani Ebedi Mucize, alisilmadik bir karakter olan Randolp Colfaxin hayatini anlatiyor. Anne karnindan yetiskinlik zamanlarina kadar hayat yolculuguna taniklik ettigimiz Rann, dünyaya ve insanlara farkli bir noktadan bakmamizi sagliyor. Dogdugu günden bu yana bitimsiz bir merak duygusuyla cevresini anlamlandirmaya ve kesfetmeye calisiyor, hic bilmedigi hayatlarin ve hikayelerin pesine düsüyor; her bir tecrübeyle karakterini ve hayatini insa ederken asil benligine ulasmayi amacliyor. Benzersiz zekasi ve düsünüs bicimiyle henüz on iki yasindayken üniversiteye kabul edilecek kadar alisilmadik bir cocuk olan Rann, gitgide genisleyen dünyasinda birbirinden farkli insanlarla tanisip onlarin hikayelerinde kendine bir yer ediniyor, bir yandan da insanlarin ve dünyanin celiskilerle dolu sürprizleriyle basa cikmaya calisiyor. Nobel Edebiyat Ödülünü kazanan ilk kadin yazar olarak tarihe adini yazdiran Pearl S. Buck, Ebedi Mucizede Rannin tecrübeleri üzerinden, bir insani sekillendiren kosullari tüm ciplakligiyla gözler önüne seriyor.