Hepimiz gibi Metenin de bir zamanlar hic sözcügü yoktu. Ama vakti geldiginde, agzindan cikan ilk sözcük tete olmustu. Mete büyükannesine böyle seslenmisti. Tetesi bir sözcük toplayicisiydi ve o güne kadar toplamis oldugu bütün sözcükleri bir bir cagirip Meteyle paylasti. Kimi sözcükler gürültülü ve cilgindi, kimi sessiz ve utangac. Korkutan, umutlandiran, hüzünlü ve sevimsiz sözcükler de vardi. Bu sözcükler Metenin gündelik yasaminin vazgecilmez bir parcasi oldu. Üstelik, okulda ve oyun parkinda ögretmenlerinden ve arkadaslarindan ögrendigi baska sözcükler de vardi. Cünkü sözcükler her yerdeydi Ancak zamanla, her tetenin basina geldigi gibi, onun tetesi de sözcüklerini unutmaya basladiginda Mete sözcük toplayiciligi görevini devralmasi gerektigini biraz hüzünlenerek de olsa anladi. Nikola Huppertzin yazdigi, Elsa Kleverin resimledigi Tetem, Sözcükler ve Ben, dil, kusaklar arasi iliskiler, yaslilik, yasam ve ölüm üzerine okuyabileceginiz en dokunakli hikayelerden biri.