Icinde mektup olan Mektubati bir süre aradim, tahmin ettigim gibi üst rafta duruyordu. Hemen tanidim, tanimamak imkansizdi, cocuklugumdan beri bu iki cildin kavusma hikayesi beni hep cok etkilemisti. Icerigi hakkinda hicbir sey bilmiyordum, ilgimi de cekmemisti. Ama Hacemin her gün mutlaka bir parca okudugu, özel zamanlarini ayirdigi kitapti. Onlari ayirmaya kiyamayip her ikisini de raftan aldim, dayimin yataginin ucuna oturdum, kitabin sayfalarini biraz karistirdiktan sonra sararmis zarfi buldum. Zarfin üzerinde, Emanetime, Zühreme yaziyordu.
Ellerim titriyor, akan gözyaslarim zarfin üzerine damliyordu. Sakinlesmeye calistikca icimdeki yangin daha da alevleniyordu. Zarfi aldim öptüm, kokladim. Nadide bir emanetmis gibi titizlikle actim. Ic ice katlanmis sayfalardan uzunca bir mektup yazildigini anladim. Hem bedenen hem ruhen sakinlesmeyi bekledim, yavasca katlanmis kagitlari acip okumaya basladim.