Trakya yakindaki uzak gibidir. Herkesin duydugu, bildigi ama kimsenin tanimadigi bir yer olarak öylece durur Istanbulun yani basinda.
Bereketli topraklari, neseli insanlari, güzel türküleri, kartpostallara layik tabiatiyla Balkanlara dogru uzanir.
Trakyanin bir tadi, bir kokusu vardir.
Bu tat, bu essiz koku, yemeklerinden dügünlerine, sokaklarindan insanlarina, nehirlerinden tarlalarina her seye siner.
Haluk Ecevitin Masatliga Kirlayan Kizanini ilk okudugumda aklimdan gecen sey bu olmustu. Yillardir hasret kaldigim Trakyanin o yalnizca taniyanlarin bildigi kokusuyla burnumun direginin sizladigini duymustum.
Haluk, incecik duygusu, mahzun ve mahcup halinin altinda gizlenen mizahi ve insani kendine ceken hikayeleriyle o büyülü tat ve kokunun en samimi tasiyicilarindan, en hesapsiz aktaricilarindan biri.
Simdi o kokuyla tanisma sirasi okurdadir.
Mahir Ünsal Eris
Gayrimüslim mezarligi anlamina gelen masatlik, kitaptaki anilarin gectigi köyde yer alan bir yer ismidir. Eski bir Rum yerlesimi olan bu köyde ilgili yer, zamaninda gercekten mezarlik olarak kullanilmistir. Yine ayni köyün yerel agizinda kirlamak kacip gitmek anlamina gelirken, kizan ise kücük cocuk manasinda kullanilir.
Özellikler